Büyük bir fırsat önümüzde duruyor, eğer bu sürece cevap olunabilirse bundan sonra artık adım adım hedeflenen büyük zafere yürüyeceğiz. Ve yine bir gerçektir ki, başarmak için kendimizden başka önümüzde gerçek anlamda bir engel de yoktur
Şerzan Özgür
Faşist iktidarın, bölgemizde yaşanan ve gittikçe derinleşen savaşın oluşturduğu açıkları fırsata çevirerek Rojava halkımızın kazanımlarını ortadan kaldırmaya çalıştığı, içerde ise atadığı kayyumlarla halkımızın yerel yönetimlerini ele geçirdiği ve her alanda uyguladığı baskıyla halkımızı teslim almak istediği bir zamandayız. Tüm bu yönelimlerin ardındaki korkunun ise, bölgemizde yaşanan siyasal gelişmelerin halkımızın özgürlük mücadelesi için oluşturacağı imkanlar ve halkımızın kaçınılmaz zaferi olduğu gerçeğidir. Bu çerçeveden baktığımızda;
Çok yoğun bir psikolojik savaş yürütülüyor. Dikkatle baktığımızda bu savaşın temel amacının halkımızın zafere olan inancını kırmak olduğunu görürüz. Nedeni de çok açıktır, çünkü halkımız, hiç olmadığı kadar zafere yakındır. Bunun için de psikolojik savaşın her yöntemiyle halkımızın başarma umuduna kast ediliyor. Çünkü zafere olan inancını yitirmiş bir halkın, bırakalım zaferler kazanmayı, elde edilmiş zaferleri bile koruyamayacağı biliniyor. Bu temelde bu saldırılara karşı duyarlı olmalı ve gerçeklerin saptırılmasına izin vermemeliyiz.
Gençlik olarak, bu tarihi zamanda üstümüze düşeni yapmalıyız. Belki tam olarak sürecin öneminin farkında değiliz, ya da tam olarak anlam veremiyoruz, ancak gerçekleri görmek zorundayız. Uzun yıllar boyunca büyük bedeller ödeyerek bu günlere geldi halkımız. Var olan kazanımlar öyle kolay elde edilmedi, büyük emeklerin ve derin acıların sonucu olarak oluştular. Kendimize sormalıyız, ne kadar örgütlüyüz ve mücadelenin bizden istediği rolü ne kadar oynuyoruz? Bu soruları sormalı ve gereklerini yapmalıyız.
Bazı anlar vardır, tüm bir halkın kaderinin iki seçenek arasında kaldığı. Yapılan tercihlerin bir bütünen o halkın geleceğini belirlediği anlar. Baktığımızda halk olarak tam da böyle bir noktadayız. Gelinen aşamada ya kendi kazanımlarımıza sahip çıkıp varlık ve özgürlük mücadelemizi başarıya ulaştıracağız ya da telafisi çok zor sonuçların ortaya çıkmasına yol açacağız. Büyük bir fırsat önümüzde duruyor, eğer bu sürece cevap olunabilirse bundan sonra artık adım adım hedeflenen büyük zafere yürüyeceğiz. Ve yine bir gerçektir ki, başarmak için kendimizden başka önümüzde gerçek anlamda bir engel de yoktur.
Fırtınalar vardır, ansızın kopan, tüm kirleri ve çürümüş olan ne varsa önüne katıp götüren. Bazen bir olayın, bazen bir fısıltının, bir görüntünün tetiklediği isyanlar vardır. Ezeli ve ebedi olmakla övünen saltanatların, yüzyıllara dayanan zulümlerini çökerten isyanlar! Baskı, sömürü ve acılar kader olmadığı gibi, zamanı geldiğinde yenilmeleri de kaçınılmazdır. Yeter ki zamanında tutuşsun yüreği mazlumların. Her Firavun’un bir Musa’sı, her Dehak’ın da bir Kawa’sı vardır mutlaka.
Anlar vardır, anlar ki altını üstüne getirir dünyanın…