Sevgili Hüsnü abiyi insan hakları haftasının son günü 17 Aralık’ta sonsuzluğa uğurladık. Hüsnü Öndül ihlaf olmaz bir iyimserlik ile kararlı bir insan hakları ve barış savunucusuydu.
İHD’de, Ekim 1990 yılında yapılan genel kurulda Vedat Aydın’ın Kürtçe konuşması ile başlayan süreçte Hüsnü Öndül hep ezilen halkların ve özel olarak da Kürt halkının yanında yer almış, ateşin düştüğü yerde insan hakları mücadelesini sürdürmüştür. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümünde İHD’nin barış savunucusu olmasını belirtmiş ve bu konudaki kararlı tutumunu hiçbir zaman değiştirmemiştir. Hüsnü abi, İHD’nin geçmiş yıllarını bana uzun uzun anlatmıştır. Türkiye’de 1991’de kurulan koalisyon hükümetinde sosyal demokratların yer almasına rağmen çeşitli sosyal demokrat ve sosyalist çevrelerin İHD’den nasıl uzaklaştığını da anlatmıştır. Akın Birdal ile birlikte kendisi ve birçok arkadaşımızla 90’lı yılların çeteleşmiş devleti ile nasıl baş ettiklerini anlatılanlardan ve yaşanılan olaylardan biliyoruz. Akın Birdal’ın başkanlığı ve Hüsnü Öndül’ün genel sekreterliği ve akabinde başkanlığında tüm baskı ve saldırılara karşı nasıl mücadele edildiği sürekli olarak anlatılagelmektedir.
Hüsnü Öndül, belki de Türkiye’de ilk olarak ülke içinde yaşanan silahlı çatışmalara uluslararası insancıl hukuk kurallarının (savaş hukuku) uygulanması gerektiğini savunmuş ve yazmış, bu durumu İHD’de genel kurul kararı haline getirilmesini sağlamıştır. Nitekim Hüsnü Öndül gibi kararlı insan hakları savunucularının dünyadaki mücadelesi sonucu BM Roma Statüsü 1998’de kabul edilmiş, Yugoslavya Özel Ceza Mahkemesi’nin Tadic kararı ile ülke içi silahlı çatışmalarda insancıl hukuk kurallarının uygulanması kararları alınmıştır. BM Roma Statüsü ile kurulan Uluslararası Ceza Mahkemesi 2002 yılından beri daimi bir mahkeme olarak çalışmaya devam etmektedir. İHD, dünyadaki UCM Koalisyonunun üyesidir.
Hüsnü Öndül’ün ve birçok insan hakları savunucusunun belirttiği gibi Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları sorunu vardır. Bu sorunun en önemli sebeplerinden birisi Kürt sorunudur. Bu tespit doğal olarak Kürt sorununun barışçıl ve demokratik yollarla çözümü için bir mücadele gerektirmektedir. Hüsnü Öndül ve bizler yıllardır bu doğrultuda barış hakkı mücadelesi vermekteyiz. Barış hakkı ile ilgili uluslararası belgeleri kullanmakta ve her fırsatta değinmekteyiz. BM şartı, BM’nin 1984 tarihli Halkların Barış Hakkı Bildirisi, BM’nin 2016 tarihli Barış Hakkı Bildirisi, BM İnsan Hakları Konseyi’nin 2017 tarihli barış hakkının desteklenmesi kararını örnek olarak verebiliriz.
Hüsnü Öndül’ün kararlı savunuculuk çizgisinin yansımalarından birisi de İHD’nin tüzüğündeki ilkelerdir. Tüzükteki bu ilkeler uzun mücadeleler sonucu içselleştirilerek tüzüğe yazılmıştır. İHD tüzüğündeki ilkelerin savunulmasında Hüsnü Öndül’ün çok büyük emeği olduğunu rahatlıkla belirtebilirim.
Hüsnü Öndül’den öğrendiğimiz en önemli savunuculuk ilkelerinde birisi bilgiye dayalı olarak insan haklarını savunmaktır. Nitekim İHD, 2013’te Hüsnü Öndül’ün büyük katkıları ve çabalarıyla İHD insan hakları akademisini açmıştır. Akademinin uzun yıllar başkanlığını yapmıştır. Akademinin şubeleri oluşturulmuş ve binlerce İHD’liye insan hakları eğitimi verilmiştir.
Hüsnü Öndül insan hakları alanında spesifik konularda farklı ve ayrı örgütlenmelerin olmasını hep desteklemiştir. İHD gibi genel insan haklarını savunan örgütlerin yanısıra LGBTİ alanında, barış alanında, ayrımcılıkla mücadele alanında, çocuk ve kadın alanlarında örgütlenmeleri desteklemiştir. Bununla birlikte bu örgütlenmeler arasındaki platformlar, ağlar, koalisyonlar ve işbirliklerinin var olması için de çaba sarfetmiştir. İHD demokrasiyi de savunan bir insan hakları örgütü olarak bu başlıktaki birçok mücadele alanında aktif olarak yer almıştır. Demokrasi Platformlarının içerisinde mücadelesini sürdürmüştür.
Hüsnü Öndül’ün mesleki yaşamındaki devrimcilerin avukatlığını üstlenmesi, demokrasi ve insan hakları alanında örgütlenmelerin kuruluşunda yer alması hiçbir zaman unutulmayacaktır. İHD’nin, THİV’in, 80 sonrası ÇHD’nin kuruluşunda yer almış, Barış Meclisi çalışmalarında yer almış ve Barış Vakfı’nın kurucuları arasında bulunmuş, kuruluşundan beri insan hakları ortak platformunun bütün faaliyetlerinde yer almıştır.
İHD’yi İHD yapan nadir kişilerdendir Hüsnü Öndül. Unutulmaması için tarihe not düşmek bizlerin görevidir.
Kürt halkının, Hüsnü Öndül’ün ezilen ve sömürülen halkların yanında yer alan ve onlar için barış mücadelesi yürüten değerli bir şahsiyet olduğunu hiçbir zaman unutmayacağı kanaatindeyim. Bu ülkede barış mücadelesi dendiğinde akla gelebilecek az sayıda az sayıdaki insanlardan birisinin Hüsnü Öndül olduğu unutulmamalıdır.
Bu satırlar Hüsnü Öndül hakkında siz değerli okurlara sadece fikir verebilir.
Suriye’de yaşanan gelişmeler ve Kürt halkının yeni bir saldırı dalgası ile karşı karşıya olduğu bu günlerde Hüsnü Öndül kararlılığında halkımızı ve barışı savunmaya devam edeceğiz.
Hüsnü abiyi sevgi, saygı ve özlemle anıyorum.