Suriye’de yaşananlara dair konuşan DEM Parti PM Üyesi Hülya Kavuk, ‘Bu cihatçı çeteler bırakalım başka inançtan insanlara saygı duymayı, kendi inançlarındaki farklı mezheplere, akımlara bile tahammül etmiyorlar. Alevileri rahat bırakacaklarına inanmamız için hiçbir inandırıcı zemin yok’ dedi
Pelin Laçın
Suriye’de HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ve bağlı selefi gruplar Baas rejimini devirerek ülkenin idaresini ele geçirdikten sonra, Alevilere, Hristiyanlara ve diğer halklara yönelik saldırılar arttı. Arap Alevi olan DEM Parti PM Üyesi Hülya Kavuk Suriye’de 2011’den beri var olan emperyalist işgal ve cihatçı çetelerin Alevi halkına dönük katliam ve linç girişimlerine dair konuştu.
Hataylı Arap Alevi olan Hülya Kavuk, Suriye’de 2011’den beri var olan emperyalist işgal ve cihatçı çetelerin Alevi halkına dönük katliam gerçekleştirdiğini ve HTŞ’nin işgali ile beraber yaşanan sürecin hem Türkiye’deki alevileri hem de Suriye’deki aleviler için kaygı verici olduğu olduğunu belirtti.
‘Birdenbire ılımlılaştılar’
HTŞ’yi oluşturan grupların, bizzat HTŞ lideri Colani’nin geldiği köken, dayandıkları dünya görüşünün selefi olmasına işaret eden Hülya Kavuk, “Bu çeteler 13 yıldır Suriye’de Alevilere, Hristiyanlara, sekülerlere yönelik katliamlar yaptılar. Şimdi ne oldu da birdenbire ılımlılaştılar? Buna nasıl inanır, nasıl güvenebiliriz” diye konuştu. HTŞ’nin iktidarı garantiye aldığında, kendileri gibi düşünmeyen, kendilerinden olmayan herkesi şiddet yoluyla sindirmeye çalışacaklarını belirten Hülya Kavuk, “Bu cihatçı çeteler bırakalım başka inançtan insanlara saygı duymayı, kendi inançlarındaki farklı mezheplere, akımlara bile tahammül etmiyorlar. Alevileri rahat bırakacaklarına inanmamız için hiçbir inandırıcı zemin yok” dedi.
Lazkiye’dekiler için endişeliyiz
İşgalin ilk gününde başlayan kadınlara dönük baş örtüsü tartışmasına değinen Hülya Kavuk, “Hristiyanlara kiliselerde Noel kutlaması yapmayın baskısı önümüzdeki süreçte Suriye ve bölge halkları açısından pek de iyi günlerin bizi beklemediğine işaret ediyor aslında” diye yaşanan gelişmelere dair kaygılarını belirtti. Suriye’de akrabalarının da olduğunu söyleyen Hülya Kavuk, “Ancak akrabalık bağı olsun olmasın, tüm Arap Alevilerin, Arap Hristiyanların oradaki gelişmeleri kaygıyla izlediğini söyleyebiliriz” şeklinde konuştu. Hülya Kavuk aynı zamanda, savaşın başlamasıyla Türkiye’ye göç etmiş Suriyelilerin orada kalan Alevi komşularından bizlere taşıdıkları kaygılar ve canlı bir bilgi akışı olduğunu söyledi. Lazkiye’de ne olacağını bilmeden yaşayanların tedirginliği Hatay’da yaşayan Arap Alevilerin ve Arap Hristiyanların da aynı tedirginliği hissetmesine ve kaygılı bir bekleyişe neden oluyor. O yüzden Suriye’de var olan bütün halkların ve inançların eşit, özgür bir yaşam için yürüteceği mücadeleye Hatay’dan bizler de destek olmaya, oradaki mücadeleyi büyütmeye çalışıyoruz” dedi.
Baas rejiminin demokratik bir rejim olmadığını belirten Hülya Kavuk, Kürt halkının kültürel ve kimliksel haklarını tanımadığını söyledi. Ancak az da olsa Alevi kimliğindeki çoğulculuk ve hoşgörünün yansıdığını belirten Hülya Kavuk, cihadist grupların kontrolü ülke genelinde ele geçirdikten sonra ise, “Bu çeteler sahneye sürülünceye kadar Aleviler, Müslümanlar, Hristiyanlar, Süryaniler, Dürziler kendi inançlarını yaşıyorlardı. Ancak bu selefi çeteler bu hoşgörüye ve çoğulculuğa sahip değiller. Çok geçmeden herkesi kendileri gibi olmaya zorlayacaklarından hiç şüphem yok. Türkiye’de yaşananlara baktığımızda bile olacakları görmek zor değil” diye konuştu.
Suriye tekçi zihniyetle kuşatılmış
Aslında Baas rejiminin devrilmesiyle birlikte yeni bir gelişme olmayan, Selefilerin tarihsel olarak Alevilere düşman olduğu gerçeğine ilişkin ise Hülya Kavuk şunları söyledi: “Onların deyimiyle fıtratlarında bu düşmanlık var ne yazık ki. Alevi felsefesindeki ‘Yol bir sürek binbir’ anlayışının tam tersine tekçi bir anlayışa sahipler. Hatta o “tek” içinde bile farklılıklara tahammülleri yok. Sadece Alevilere değil, kendileriyle birebir aynı düşünmeyen herkese düşmanlar. Hatta heykele, edebiyata, kültüre, sanata düşmanlar. Palmira’daki binlerce yıllık tarihi eserleri yakıp yıkan bunlar değil miydi? Minbic’i ele geçirir geçirmez oradaki kütüphaneyi yaktılar ilk olarak.”
Dayanışma çağrısı
Türkiye ve Kürdistan’ın diğer coğrafyalarındaki halkların Suriye halkıyla sağladığı dayanışmanın da tarihsel olduğunu vurgulayan Hülya Kavuk son olarak şunları söyledi: “Türkiye’de 12 Eylül darbesi yaşandığında birçok devrimci, yurtsever Suriye’de halkın desteği ve dayanışması ile karşılanmıştı. Kürt halkı ile de bir dayanışma örgütlenmişti. Suriye’nin varlığı Filistin’de mücadele edenlerin de garantisiydi. Şimdi Suriye’nin bu dayanışmaya ihtiyacı var. Şeriatçı, tekçi, antidemokratik bir yapıyı kabul etmeyeceklerini, direneceklerini açıkladılar. Masa başında yapılmış planlarla bu varoluşsal gerçekler ortadan kaldırılamayacaktır. Bize düşen bu direnişe ses vermek, ve yanı başımızda yeni bir şeriatçı rejimin kurulmasını engellemektir.”