Tarih boyunca zalimler, halkların sesini kısmaya çalıştı. Onlar, karanlıklarında büyüyen bir korkunun esiriydiler: Mazlumların direnişi ve özgürlüğe olan inancı. Zalimler hep aynı kibirle hareket etti; halkları yoksul bırakıp köklerinden kopararak boyun eğdirebileceklerini sandılar. Ama unuttular ki zulmün olduğu yerde direniş kaçınılmazdır. Ve unuttular ki mazlumun kalbindeki umut, zulmün en sert duvarlarını bile parçalayacak bir fırtınadır.
Bugün Kürt halkı, bu fırtınanın en güçlü taşıyıcısıdır. Kendi dili, kültürü ve kimliği için yüzyıllardır direnen bu halk, zalimlerin oyunlarını defalarca boşa çıkarmış, kendi tarihini kendi elleriyle yazmıştır. Ama zulüm pes etmez; çünkü zalim, mazlumun kararlılığını anlamaktan acizdir. Kürt halkının karşısındaki bu düşmanlık, bir halkı yok sayma, yok etme inadıdır. Ama bilinsin ki bu inat, zalimlerin sonunu hızlandırmaktan başka bir işe yaramayacak.
Evet, zalimlerin planları güçlü görünebilir. Ellerinde tanklar, toplar, baskılar, yasaklar olabilir. Ama unuttukları bir şey var: Bir halkın onuru. Kürt halkı, onuruyla direniyor. Bu direniş, sadece toprak için değil; bir halkın varlığına, şarkılarına, diline ve özgürlüğüne sahip çıkma mücadelesidir. Ve bu mücadele, yeryüzündeki tüm ezilenlerin ortak destanıdır.
Zalim, kendi ömrünü uzatmak için zulmüne daha da sıkı sarılır. Yasaklar koyar, baskı yapar, can alır. Ama mazlum, her darbeden sonra daha güçlü ayağa kalkar. Çünkü mazlum bilir ki özgürlük için ödediği her bedel, zulmün sonunu biraz daha yaklaştırır. Bu yüzden Kürt halkı, kendi inancıyla, direnciyle ve dostlarıyla dimdik ayakta. Her yasaklanan şarkı, bir gün özgürce söylenecek bir türkünün habercisidir. Her susturulan dil, bir gün dağlardan yankılanan bir çığlık olacaktır.
Unutulmamalı: Zulüm, zalimin elinde tuttuğu bir hançer gibidir; önce mazlumu yaralar, ama sonunda dönüp sahibini de vurur. Çünkü zalim kendi karanlığında kaybolur. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Ne kadar güçlü görünürse görünsün, hiçbir zalim halkların direnişi karşısında kazanamadı. Firavunlar, tiranlar, diktatörler… Hepsi mazlumların sabırla dokuduğu direniş ağında boğuldu. Bugün de aynı olacak. Kürt halkının mücadelesi, bu zalim düzenin çöküşünü hazırlıyor.
Her karanlık gecenin bir sabahı vardır. Ama o sabah kendiliğinden gelmez; onu direnenler, mücadele edenler, haykıranlar getirir. Kürt halkı, dostlarıyla birlikte o sabahı inşa ediyor. Zulüm ne kadar acımasız olursa olsun, direniş her zaman ondan daha güçlüdür. Çünkü zulüm korkuyla beslenir; direniş ise umutla, inançla, eylemle.
Kürt halkının bu mücadelesi, sadece bir halkın değil, insanlığın özgürlük yürüyüşüdür. O yürüyüşte dökülen her damla ter, verilen her emek, yakılan her ağıt, zaferin taşlarını döşüyor. Bir gün gelecek, zulüm bitecek. Bir gün gelecek, halkların kardeşliği bu karanlığı yerle bir edecek. Ve o gün, Kürt halkı kendi topraklarında özgürce şarkılarını söylerken, bu direnişe omuz veren herkes o zaferin bir parçası olacak.
Evet, o gün gelecek. Çünkü tarih bir gerçeği hep yeniden hatırlatır: Direnen halklar asla yenilmez. Ve unutma, bu şarkının son mısrası hep aynıdır: Zafer, direnenlerin olacak!