DEM Parti yönetimindeki Agirî Belediyesi, 8 aylık süreçte tüm olumsuzluklara rağmen kentin sorunlarını tek tek çözüme kavuşturuyor. Eşbaşkan Hazal Aras, Agirî de yeni bir zihniyeti inşa etmenin ön adımını attıklarını belirtti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) yönetiminde olan Agirî Belediyesi, tüm borçlara, kayyım ve AKP’nin yıkımlarına rağmen kentte önemli hizmetlere imza atıyor. AKP’den kalan yaklaşık 505 milyon borca rağmen, yıl içerisinde 30 kilometre sıcak asfalt, tamamen yıkılan 17 park baştan yapılırken, 3 yeni parkın da açılışları yapıldı. Yine mesire alanları, ulaşım, kent estetiği konusunda da önemli hizmetler yapan belediye yönetimi, gelecek yıl için de planlarını hazırladı. Agirî Belediye Eşbaşkanı Hazal Aras, kentte yeni bir zihniyeti inşa etmenin ön adımını attıklarını belirtti.
‘İlk çalışma ilke belirlemek oldu’
Belediyeyi AKP’den devraldıkları sırada iç disiplini yitirmiş, ilke ve ölçüler noktasında sapma içinde olan bir anlayışı devraldıklarını söyleyen Hazal Aras, “Halk için değil halka rağmen bir belediyecilik anlayışıyla devraldık. Gerçekten siyasete ve siyasetçiye olan inancı ve güveni yitirmiş, kent olarak yorgun düşmüş, ihmal edilmiş ve göz ardı edilmiş bir kenti devir aldık. Dolayısıyla işimiz zordu. Önce bu statükoyu nasıl yıkacaktık? Bunun arayışı oldu. Sonra da tespitlerimizi yapıp çalışmalarımıza başladık. Yöntem; iktidarla ve iktidarcılığı karıştıran bir yönetim anlayışıydı. Dolayısıyla önce bunu lağvetmemiz gerekiyordu ve biz ilk çalışmayı belediye iç işleyişinde başlattık. Önce kendi ilkelerimiz ve ölçülerimizi koyduk. Yıllardır halka çözüm olamayan, çözüm sunamayan o anlayışı, o pratiği masaya yatırdık. Kendi doğrularımız, kendi ölçülerimizle birlikte bunları karşılaştırdık ve bizimle çalışacak ekibi hazırladık. Belediyede disipline etme, çalışma aşkı ve şevki aşılama, program yapma, planlı, programlı bir şekilde bunu yürütmenin çabası içerisinde olduk,” dedi.
‘Toplumcu belediyeciliği esas aldık’
Seçim öncesinde yaptıkları çalışmaların kendileri için bir fizibilite çalışması olduğunu ve kazandıktan sonra yapacakları çalışmaların altyapısını oluşturduğunu söyleyen Hazal Aras, “Çalışmalara başlarken ilk olarak öncelikleri belirledik. Ama öncelik sırasını belirlerken dezavantajlı grupları ihmal etmedik. Örneğin biz seçim çalışmaları yürütürken en büyük savunucularımız çocuklar ve kadınlar olmuştu. Dolayısıyla bir halkın çamurda yürümemesi için asfalt yapımına ne kadar önem verdiysek çocuklara ve kadınlara yaşam alanları sunmak için de bir o kadar önem verdik. Yine hayvanlar için de çalışma yaptık. Dolayısıyla ne kadar asfalt yapıp ne kadar park yaptıysak aynı zamanda tüm yaşam alanına ilişkin de bu çalışmaları yaptık. Biz bu çalışmaları yaparken, toplumcu belediyeciliği esas aldık. Bir park yapımında bile o parkın yapımına çocukları dahil ettik. İhtiyaçları nedir, beklentileri nedir onlarla birlikte karar alıp o parkı yaptık. Bir parkı yaparken ve o parka bir isim belirlerken çocukları, yazarlarla ve şairlerle tanıştırmaya esas aldık. Bu nedenle hem çocukları dahil ettik hem de engelli çocukları düşündük. Dolayısıyla Ağrı’da belki de ilk kez bir engelli çocuk parkı yapılmış oldu” diye konuştu.
Kangrenleşmiş sorunlar
Kentin çok önemli sorunları olduğunu ve bunun çözülmesi için büyük bir emek verildiğinin altını çizen Hazal Aras, “Bunların başında altyapı sorunları geliyor. Örneğin Ağrı’da hala insan sağlığına zararlı kanserojen üreten asbest borular var. Dolayısıyla bunların değiştirmesi gerekiyor. Ağrı bölgenin ve Türkiye’nin en yoksul illerinin başında geliyor. Dolayısıyla biz geldiğimizde 18 mahallenin birçoğunda insanlar çamurdan yürüyemiyordu. Yine kadınlar ve çocuklar için yaşam alanları yok denecek kadar az. 2014’te bir Kültür Merkezi’miz vardı fakat belediyeye kayyım atanmasıyla birlikte bu merkez kapatıldı. Dolayısıyla gençlerin, çocukların kendi birikim ve sanatsal faaliyetlerini icra edecek herhangi bir alan yok. Kadınların üretimine dönük bir alan yok. En çok karşılaştığımız sorunlardan biri işsizlik ve yoksulluk sorunu. Buna kadınlar da dahil. Çünkü kadınların çalışabilecekleri alanlar yok yine gençlerin çalışabilecekleri alanlar yok. Şimdi belediye olarak bütün bunlara çözüm olabilecek bir güçte değiliz. Ama buna dönük arayışlarımız var. İş insanlarıyla görüşüyoruz. Birtakım projeler hazırlamaya çalışıyoruz. Bu tarz kangrenleşmiş sorunlarla baş edebilmek için belediye tek başına çözecek gücü yok” diye ifade etti.
Engellemelere rağmen hizmet
Belediyeyi devir alırken 500 milyon civarında bir borçla aldıklarını ifade eden Hazal Aras, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Belediyeler krediler üzerinden borçlanarak faaliyet yürütürler. Hem borçla devraldık hem bir lira kredi çekmemize müsaade edilmedi. Tüm kredi taleplerimiz olumsuz sonuçlarla geri döndü. Dolayısıyla ekonomik olarak köşeye sıkıştırıldık. Ama o noktada halk imdadımıza yetişti. Bir çağrıyla belediyede metrelerce insan kuyruğu oluştu. Su faturalarını, emlak borçlarını ve ilan vergi borçlarını yatırmak için kuyruklar oluşturdu. Bu noktada halkın çok ciddi bir desteği oldu. Çalmayınca, yolsuzluk yapmayınca var olan gelirlerle de bir şeyler yapılabiliyor. Biz bunu gösterdik ve bizden önce tüm kaynakların, o hızlı akışına rağmen yapılmayan birçok çalışmayı biz kendi dönemimizde başarıyla sonuçlandırdık. Mesela Ağrı gibi bir kentte çocuklar ve kadınlar için 4 tane park yaptık. Hayvan barınağı yaptık. Onun dışında, çöp merkezi yaptık. Mesela vahşi depolamayla depolanan bir çöp merkezi halk sağlığını tehdit eder bir boyuta ulaşmıştı. Biz bunun ıslahıyla uğraştık. Onun dışında halkla istişare haline gelen talepler doğrultusunda yol yapımından tutun park yapımına kadar birçok çalışmayı 8 aya sığdırdık.”
Kadın çalışmaları
Seçimden önce kadınlar için oluşturdukları projeleri hayata geçirmeye başladıklarını anlatan Hazal Aras, “İlk yaptığımız icraatlardan biri Kadın Politikalar Müdürlüğü’nü oluşturmak oldu. Bu müdürlükle birlikte kentte kadınların yaşadığı sorunların tespit edilmesi, o tespite dönük çözüm önerilerinin masaya yatırılması gibi faaliyetleri yürütmeye başladık. Şu anda o çalışmalar hala sürüyor. Yine Zîn Kadın Danışma Merkezi’ni kurduk. Kadınların ekonomik, fiziksel, sosyolojik tüm sorunlarına dönük hem saha araştırmaları yapma hem onlarla birebir görüşmeler alma gibi birtakım çalışmalar yürütmeye başladık. Yine bir kadın kooperatifi çalışmasına başladık. Kadınların en çok zorlandığı husus işsizlik ve yoksulluk. Buna dönük çok ciddi bir hamle yapamadık. Mesela Ağrı’da bir ilk defa kadın şoför aldık. Belediyeye kadın personel alanında işte daha çok bize temizlik işçisi olarak alınma önerileri gelmişti. Biz yeni bir zihniyet inşa edecektik. Yani statükoyu sarsmak gerekiyordu. Dolayısıyla yaptığımız işlerden biri de kadın şoför alımı oldu. Bir algıyı yıktık aslında. Yani kadın şoför Amed, Mersin ve Wan için sıradan bir şey olabilir ama Ağrı gibi bir yer için çok önemlidir. Biz kadınlarla, belediye arasındaki o bürokratik duvarları yıktık. Bence en önemli çalışmalardan biri budur” diye konuştu.
‘Tasarruf tedbirleri hizmeti engelleme noktasına ulaştı’
Önceki dönemlerle bu dönem arasında belediyecilik açısından önemli zorlukların olduğunu söyleyen Hazal Aras, “Bu dönem belediyelerinin birçoğunu DEM ve CHP’de olması farklı bir yaklaşımı da beraberinde getirdi. Örneğin yaz aylarında normalde İller Bankası’ndan gelen pay kesintisiz gelirdi ama bu yıl kesildi. Ya da yıllara dayalı vergi, sigorta borçlarında hiçbir dönem bu kadar büyük bir kesinti yapılmamıştı. Belediyelerin vergi ve sigorta borçları var. Ama bu kesintinin çok makul düzeyde olması gerekiyor. Çünkü belediye bir hizmet kurumu. Fakat hizmeti aksatacak bir noktada kesintiler yapılıyor. Onun dışında belediyenin yapacağı bir anket çalışması, bir kültürel faaliyet tasarruf tedbirlerine takılıyor. Hangi adımı atarsanız tasarruf tedbirleri önünüze çıkıyor. Oysa tasarruf tedbirleri belediyelerde bir takım şatafatı, israfı, boşa giden harcamaları, lüksü kısmak için çıkarılması gerekirken tam tersi hizmeti engellemeye dönük bir noktaya ulaştı. Mesela vahşi depolama ile depolanan bir çöp merkezi var ve bunda bir takım iş makinalarının çalışması gerekiyor. O iş makinalarının çalışmasında bile bakanlığın onayı gerekiyor. Yani biz şu anda herhangi bir iş makinasını bile kiralamak istediğimizde tasarruf tedbirleri kanunu önümüze çıkıyor” diye konuştu.
‘Kayyım kibir ve korku harekâtıdır’
Halkın seçtiği belediyelere yönelik kayyım atamalarını bir irade gaspı olarak değerlendiren Hazal Aras, “Kayyımlar aslında bir kibir ve korku harekatıdır. Yani sadece bir gasp değil. Altında çok derin bir kibir ve çok derin bir korku yatıyor. Neye dönük bir kibir? Bir kere Kürdün kendisini yönetmesine dönük bir kibir. Kayyım politikasıyla ‘Sen benim tebaamsın, benim tarafımdan yönetilebilirsin ama yönetemezsin’ deniliyor. Şimdi yönetmek ve hükmetmek birbirinden farklı iki kavramdır. Şu anda bizim yaptığımız yönetmektir. Ama statükonun esas aldığı hükmetmektir. Kürdün kendini yönetmesine dönük bir kibir taşıyorlar. Bunu hazmedemiyorlar. Bir ikincisi korkudur. Aslında bir korku pratiğidir. Neden korkudur? Çünkü DEM Parti belediyeleri alternatif bir belediyecilik anlayışı, alternatif bir yönetim anlayışını hayata geçirdi. Statüko değişimden ve yenilikten korkar. DEM Parti belediyeleri olarak, halktan kopuk olsaydık, sürekli bizim hakkımızda halk şikayetçi bir pozisyonda olsaydı, emin olun kayyımlar atanmayacaktı. DEM Parti farklı bir yönetim anlayışını halka sundu ve yeni bir anlayışla tanıştırdı. Bir filozofun güzel bir sözü var; ‘Ölüm geldiğinde ben yokum, ben varken ölüm yok’ diyor. Ölüm nasıl yaşamın çok soğuk ve çok acı bir gerçekliği ise, kayyımlar da Türkiye demokrasisinin soğuk ve acı bir gerçekliği. Dolayısıyla biz kayyım korkusuyla yaşamıyoruz. Biz varken kayyım yok, kayyım geldiğinde yine biz olacağız” ifadelerinde bulundu.
Haber: Mehmet Güleş / MA